Kutsal Yolculuğun Vazgeçilmez Markası...
arka plan

Selmanı Farisi - İslama Adanmış Bir Ömür - Selmanı Farisi Kimdir

#Selmanı Farisi Hayatı  #Selmanı Farisi Nasıl Muüslüman Oldu? Selmanı Farisi'nin İslam Yolculuğu 

 

Kudüs ziyaret yerleri - Selmanı Farisi kimdir - selmanı farisi camii

 SELMÂN-ı FÂRİSΠ

 

Selmanı Farisi Hayatı 

Selmanı Farisi’nin Müslüman oluş hikayesi müthiş bir olay ve günümüz insanına örnek olması gereken dehşet bir şeydir. 

Selmanı Farisi İran kökenlidir. Farisi, İran kökenli anlamına gelmektedir. Selmanı Farisi, İsfahan’ın Çay adlı köyünde dünyaya geldi. Mecusi bir ailenin çocuğuydu. Babası koyu bir ateşperest idi, kendisi de o inançla yetişirken, bir gün köyde yetiştirmiş oldukları bazı ürünleri satmak üzere İsfahan’a gelmişti. 

 

İsfahan’da pazarda ürettikleri ürünleri sattıktan hemen sonra baktı ki orada bir kilise var. Genç, yetişme çağında kiliseyi görünce etkilendi. İnsanların orada ibadet ettiklerini gördü. Tek Allah’a inandıklarını ifade ettiler. Hristiyanlık, Peygamberimiz gelmeden önce bir fetret dönemidir. Yani Peygamberimiz ve Hz. İsa arasındaki dönemde yaşayan kişiler kurtuluş ehlidir eğer putperest değillerse. Bazılarına göre onlar bile peygamber sesi duymadıkları için kurtulabilir diye söyleyenler var. Tabi ki bizim için önemli olan bir kişinin putperest olmadan Allah’a inanması, bir peygamber gelmemişse onu kurtuluşa götürebilir. Ulemanın bu konuda farklı görüşleri vardır ancak o konuya girmiyoruz. 

 

Selmanı Farisi kiliseden içeriye girdi, yaptıkları ibadetlerden çok etkilendi. Papazlar ile görüştü. Papazlar Hristiyanlık dinin çok iyi bir din olduğunu, eğer Selmanı Farisi isterse ona, bu dini daha iyi öğrenmeleri için bazı tavsiyelerde bulunabileceğini söylediler. Bu durumdan çok etkilenen Selmanı Farisi köyüne döndü. Babasına olanlardan bahsetti. Babası koyu bir ateşperest olduğu için ona çok kızdı. Böyle bir şeye müsade etmeyeceğini, böyle bir fikrin evinde söz konusu olamayacağını ifade etti. Hatta Selmanı Farisi’yi cezalandırdı. 


 

Ancak Selmanı Farisi kafasına koymuştu. Bu ateşperestlik, ateşi yakıyorsun, ona tapıyorsun ama su döktüğün zaman ateş sönüyor. Böyle bir ibadet veya inanç olmayacağı sonucuna çokça düşünerek vardı. 

Selmanı Farisi Nasıl Muüslüman Oldu? Selmanı Farisi'nin İslam Yolculuğu 

Bu fikrin yanlışlığı konusunda kendisi sürekli düşündüğü için, Hristiyanların bu inançları kendisinin dikkatini çekmişti. Daha sonra oradan kaçtı gitti, Allah’ı aramak üzere gitti.  Bakın inancı uğruna anasını, babasını, köyünü yurdunu terk etti.  Ve İsfahan’daki papazlar kendisine Musul’a gitmesini tavsiye ettiler. Orada papazların daha bilgili olduğunu söylediler. Musul’a gitti, orada biraz eğitim aldı. Daha sonra, buradaki  bir papaz ise Nusaybin’e gitmesinin daha iyi olacağını söylediler.

 

 Böylece, Selmanı Farisi Nusaybin’e gitti. Orada bir süre kaldı. Daha sonra Amuriye’ye gitti. Amuriye, bugün Balıkesir’in güney tarafları olan yere gitti. Orada bir süre kaldı. Artık kafasına koymuştu, kesinlikle Mecusilikten uzaklaşacaktı ve bir din seçecekti. Çünkü kalbi fıkır fıkırdı ve böyle bir inanç arıyordu.

 

 Bilirsiniz boşlukta olan insanlar nasıldır. Huzursuz olurlar, o huzuru bulmak için araştırma yaparlar. Araştırmaları neticesinde bir sonuca ulaşırlar ise de mutlu olurlar. Selmanı Farisi böyle bir insandı. 

 

Kendisine Amuriye’deki çok yaşlı bir papaz dedi ki bizim kitabımızda yeni bir peygamberin geleceği yazılıdır. Hatta bu peygamberin babası Abdullah’ın Mekke’de dünyaya geleceği, hurmalık bir alana göç edeceği,kavminin onu zorlayacağı ve orada peygamberliğine devam edeceği,  dünyayı bir nur içine sevk edeceği söyleniyor. Keşke benim ömrüm olsa da o insana gidip hizmet edebilseydim ama ömrüm buna yetmez. Çok yaşlandım görüyorsun dedi. 

 

Papaz, Selmanı Farisi’ye Medine’ye gitmesini tavsiye etti ve kendisi de bir süre sonra vefat etti. Selmanı Farisi, papazın kitaplarını aldı ve okudu. Bu kitaplarla papazın anlattıklarının örtüştüğünü gördü. 

Bir peygamber geleceği belli zaten, İncil’de de bununla ilgili bilgi vardır. Yuhanna incili'nin 16. babında bir âyet var. Cenabı hak peygamberimizin geleceği ile ilgili; Hazreti İsa ben gideceğim o gelecek, benimkinden alacak size verecek şeklinde ifadeler var. 

Yalancı peygamberler de çıkmış tabi ama  ne olmuş? Ya öldürülmüş, ya hiç inananı kalmamış. Evet bir süre insanları etkilemişler, mesela Müseylimetül Kezzab gibi ama ne olmuş? Bunların şuan bir tabiisi yok. Çoğu da öldürülmüştür. Hatta bir yalancı peygamber mucize gösteriyorum diye bir çocuğun gözünü kör etmiştir. 

 

Demişler ki; Ey peygamber, eğer gerçekten peygamber isen bir mucize göster, şu çocuğun gözleri açılsın. Çok afedersiniz, yalancı peygamber eline tükürmüş ve çocuğun gözünü ovalamış. Çocuğun bir gözü kör iken diğer gözü de kör olmuş. Yani bu yalancı peygamberlerin günümüzde hiçbir etkisi olmamış.

selmanı farisi makamı
 

Selmanı Farisi Amuriye’den Beni-kelp kabilesinden gelen bir Arap kabilesine,  kendisini Arabistana götürmesini rica etmiş .Kabileye, papazın dediği yeri tarif etmiş. Bir miktar para karşılığında, Selmanı Farisiyi götürmeyi kabul etmişler. 

 

Selmanı Farisi bu parayı biriktirmek için çalışmış, çabalamış ve kervana katılmış. Ama Araplar onu kervanda bulunan bir Yahudi’ye satmışlar. O zamanlar Medine’de Yahudiler var. O yahudi bunu almış, Selmanı Farisi artık köle olmuş. Bakın inancı uğruna nelere katlandı, neler yaşadı?

 

Allah Rasulunun bu büyük sehabesi Medineye geliyor köle olarak, Yahudinin hurma bahçesinde çalışıyor. Bu arada, Amuriye’deki papaz ona  Peygamberimizin birkaç tane özelliğini söylüyor. Bunlar babasının adının Abdullah oluşu,Medine’den çıkacağı,  peygamberin sadaka kabul etmediği ancak hediye kabul ettiği ve sırtında iki kürek kemiği arasında peygamberlik mührü olduğu özellikleridir. Bu tarif kitaplarda da geçiyor. Hatta Barnaba İncili’nde daha daha ileri şeyler olduğu söyleniyor. Şuan Hristiyanlar Barnaba İncili’ni piyasaya sunmuyor. 

 

Bir gün Selmanı Farisi, Peygamberimizin Medine’ye Hicret ettiğini öğreniyor ve inancına kavuşacağı için sevinçten ağlıyor. Bu sevinç ve heyecanla Peygamberimizi buluyor, çalıştığı yerden hurma götürüyor. Hurmalar için, bunlar benim sana sadakamdır diyor. Bunu, onun bahsedilen peygamber olup olmadığını denemek için yapıyor. Peygamberimiz hurmaları alıyor ve kendisi hiç yemeden ashabına dağıtıyor. Bu durumda birinci alamet gerçekleşmiş oluyor. Babasının adının Abdullah olduğunu da öğreniyor. Bu alamet de tamam diyor. 

 

Selmanı Farisi, başka bir gün yine elinde hurma ile Peygamberimize gidiyor. Bu sefer, bu hurmalar sana hediyemdir diyor.  Peygamberimiz bu hurmalardan da hem kendi yiyor hem de ashabına dağıtıyor. Burada da ikinci alamet için tamam diyor Selmanı Farisi. İnancı biraz daha kuvvetleniyor. 

 

Bunlar dışında Peygamberimizin örnek ahlakı, örnek şahsiyeti, etrafındaki ashabının yıldızlar gibi ona tabi oluşu, gösterdikleri saygı ve sevgiyi de bu süreçte tabi ki görüyor ve üçüncü alameti arıyor. Bu da peygamberlik mührüdür. Bunu nasıl göreceğini düşünürken bir cenaze oluyor Medine’de. Efendimiz de katılıyor bu cenazeye. Selmanı Farisi peygamberimizin yanına oturuyor. O zamanlar da öyle muntazam giysiler yok ve havalar da çok sıcak  biliyorsunuz. 

 

Peygamberimiz, Selmanı Farisi’nin bu mührü görmek istediğini anlıyor ve onun göreceği şekilde sırtını biraz açıyor. Mührü görür görmez Selmanı Farisi, Peygamberimizin yanına diz çöküyor ve sevinçten ağlıyor. Daha sonra Peygamberimiz Selmanı Farisi’den hikayesini anlatmasını istiyor ve onun hikayesini dinliyor. 

 

Gerçekten müthiş bir olay, düşünün arkadaşlar herkes bir empati yapsın. Bugün her insan yapabilir mi, yapamaz mı? Yapanlar mutlaka çıkar. 

 

Hikayesi herkesi çok derinden etkilemiş. Peygamberimiz de çok etkilenmiş. 

Selman demiş, senin bu kölelikten kurtulmanın lazım ve bunun üzerine kendi hayatını anlattıktan sonra Yahudi'nin onu azat etmek için ne istediğini sorduğunda Yahudi demiş ki;  300 tane hurma fidanı dikeceksin. Ve bu meyve verinceye kadar sen gene devam edeceksin burada çalışmaya. Yani bu ağaçların  meyve vermesi için bütün çalışmaları yapacaksın. Ayrıca bir miktarda altın istemiş, bazıları 30 gram civarında diyorlar.  Bunun üzerine sahabe büyük bir dayanışma örneği göstererek hemen hurma fidanları toplanmış. Altın da temin edilmiş, Efendimiz’ in talimatlarıyla herkes bunu çok böyle içten yüreklilik ile yapmıştır. 

 

300 hurmayı da  efendimiz bizzat kendi eliyle dikmiş. 3-5 sene sonra meyve vermesi gereken o hurma ağacı belki daha fazla bilmiyorum aynı yılda hurma vermiş mucize olarak. Efendimiz dikmiş bunu çünkü ve altın da toplanmış. Daha sonra Yahudiye bu haber verilince Yahudi şaşırmış. Bu olaydan çok etkilenmiş ve demiş ki bu hurmaların ürününden sizde istifade edebilirsiniz ve hatta bu müthiş dayanışma, Resulullah sevgisi bu muazzam olay Yahudiyi çok etkilediği için o da hemen şahadet getirerek Müslüman olmuştur. 

 

Yani bu olayı yaşayan biz, belki o zaman farklı bir  dinden olsak biz de çok etkilenirdik. Evet böylelikle Selman, Hazreti Selman Müslüman olmuştur ve Efendimizin hizmetinde bulunmuştur. Kendisi hem Bedir ve Uhud savaşlarına katılamamış. Çünkü o zaman daha Müslüman değildi. Ancak Hendek savaşına katılmıştır. Hatta hendek kazma fikrini de Peygamberimize o vermiştir. Karşıdaki müşrik  grubu ve onları destekleyen Yahudiler, perişan olarak bu savaştan bozguna uğrayarak  geri dönmüşler. Selmanı Farisi’nin bu önerisi ile çok güzel bir uygulama olmuştur. Allah ondan razı olsun. 


 

Kendisi medaim şehrine Hazreti Ömer zamanında vali olarak atanmıştır. Medaim nerede diye soracak olursanız,  Bağdat'ın yaklaşık 25-30 kilometre doğusunda bir şehirdir. Selmanı Farisi’nin kabri de oradadır. Burası makamı,  buraya gelmiş. Onun için adına bu makam ve cami yapılmış. Kendisi çok takva sahibi bir insandı. Medaim şehrinde vali iken Selmanı Farisi çok sade yaşardı. Kazandığı paranın hepsini tasadduk ederdi. Valilikten aldığı, kendisine maaş olarak verilen o paraları fakire fukaraya dağıtırdı. Kendisi de hurma yaprağından yaptığı. sepetleri satarak geçinirdi. 

 

Peygamberimiz efendimizden 60 kadar hadis rivayet etmiştir. Peygamberimiz onun için demiştir ki, Selman ehli, beyttendir, kendisi Ashabı suffadandır. Aynı zamanda Peygamberimizin mescidine bitişik yerde yaşamış,  Peygamberimizden çok şey öğrenmişve onun dizinin dibinden ayrılmamıştır. Evet, kendisi hicretin 36. yılında vefat etmiştir. Kendisi için de Selman bin İslam denilmiştir. Yani İslam’ın oğlu. Çünkü onu  hayatı İslamdı. İslamı, Allah’ı ve Peygamberi arayan ve bulan bir bahtiyardır. Allah onlardan razı olsun, bu büyük sahabelerin şefaatinden bizi mahrum eylemesin. 



Diyanet logoTursab logo