Kutsal Yolculuğun Vazgeçilmez Markası...
arka plan

Mescidi Aksa - Mescidi Aksa Nerede - Mescidi Aksa'nın Önemi - Kudüs Turları

 

mescisi aksa nedir - mescidi aksa nerede - mesicidi aksanın önemi - kudüs turları 2022

Eski isimleri ile Kıble Mescidi veya Cuma Mescidi, bugün Mescidi Aksa dediğimiz yerdir. Buraya Mescidi Aksa denmesi daha sonra olmuştur çünkü burası aslında cuma namazı kılmak için inşa edilmiştir. İçerisinde Kubbetüs Sahra’nın da bulunduğu 144 dönümlük bu alanın tamamı Mescidi Aksadır. 

Fakat buraya 715 yılında, Velid bin Abdülmelik (Emeviler) tarafından bu cami yapıldıktan sonra buranın adı Mescidi Aksa diye değişti. Burası Hazreti Ömer'den sonra 461 yıl Müslümanların hâkimiyetinde kaldı, tam 461 yıl. 

Ancak ne yazık ki 1099 yılında Haçlılar buraya hakim olunca, maalesef şövalyelerin karargahları haline getirdiler. Şövalyeler burada cirit attılar, 88 yıl. Burada bir Müslümanın asla görmek istemeyeceği manzaralarla karşılaşıldı. 

Elhamdülillah, 88 yıl sonra yani 1187 yılında büyük komutan Selahaddin Eyyubi çok uğraşarak Haçlılardan burayı alarak tekrar islam dünyasına kazandırdıktan sonra burayı asli hüviyetine geri döndürdü. Yani burası cami idi, geri camiye çevirdi. Şövalyelerin burada at oynattığı yer olmaktan tekrar mübarek bir yer haline getirerek secde edilen, efendimizin miraca çıktığı bir bölge olarak burayı tekrar mübarek konumuna Allah'ın izniyle getirdi. 

Buradaki minberin yerinde dünya sanat şaheseri bir  minber vardır. Selçuklu atabeyi, Halep- şam bölgesine bakan Selçukluların bu bölgesindeki islam devleti Başkanı Nurettin Zengi, evladı gibi sevdiği Selahaddin Eyyubiye nasihat etti ve dedi ki, “Ben eğer burayı alamazsa, burayı sen alacaksın ve şu 6 yılda yaptırmış olduğu minberi yerine koyacaksın” diye ona vasiyet etti.

Nurettin zengi, Selahaddin Eyyubi böyle vasiyette bulunduktan sonra minberi de oğluna yaptırmış. 6 sene sürmüş inşaatı öyle bir minber ki hiç tutkal, çivi kullanılmamış. Tamamen sanat eseri olan muhteşem bir minberdir. Bu minber tam 782 yıl burada kalmış.

Maalesef sene 1969 Avustralyalı bir Yahudi olan Denis Yuhan elinde bir bidon benzin ve bazı şişeler getirerek Mescid i Aksa'ya giriyor. Şu direklerin dibine molotof kokteyli gibi şeylere benzini dolduruyor, benzini de getirmiş .Önce gelmiş burada namaz kılıyor gibi yapmış. Bir  temmuz ayında gelmiş, sene 1969. Minberin üzerine dökmüş ve ateşe vermiş, 

Bu olay olduğunda, 1967 savaşı da olalı 1 buçuk sene olmuş. Böyle bir pozisyonda yapıyor bunu ve minber  tamamen yanıyor. Buradaki sıvalar boyalar dökülüyor vs ve burada baya bir maddi hasar meydana geliyor. En önemlisi de bu sanat şaheseri olan minber yanıyor. Bu olaydan sanırım birkaç gün sonra İsrail'in dördüncü Başbakanı Golda mayer Mescidi Aksa'ya geliyor. Tabii Golda Mayer hatıratında diyor ki “Ya ben böyle bir olayı provokasyon olarak görüyorum. Çünkü 67 savaşları olalı 1 buçuk sene olmuş çok korktum” diyor. “O gün sabaha kadar uyuyamadım,çünkü zannettim ki, islam dünyası büyük bir galeyana gelecek. Bize hücum edecekler. Belki de BM’ de bize verilen haklar geri onlara verilecek. Belki islam dünyasından müthiş tepkiler olacak diye sabaha kadar uyumadım” diyor ve kendisi sabahleyin gazetelere bakıyor, radyo haberlerini dinliyor. Hiçbir ses seda yok. Hiçbir islam ülkesinde tek bir kelime yok maalesef. 

Ve bu olaydan sonra  üç devlet bir araya geliyor; Suriye, Ürdün ve Türkiye, 30 tane usta 1 araya geliyor. Bunlar içerisinde Suriyeli sedef kakma ustaları, Türkiyeli kündekari ustaları bir araya geliyorlar. Hatta Hindistan'dan, Pakistan'dan, Ürdün den başka ustalar da bir araya geliyorlar. 4 yıl bir çalışma yapıyorlar. Bu 4 yıl süren çalışma sonunda minberin parçaları ürdün'de hazır hale getiriliyor. 1 buçuk milyon dolar para harcanıyor. 

16.500 parça, bunlar parça parça olarak buraya getiriliyor Türk iki usta, Konyalı Mehmet Ali uçar ve Recep elitok adındaki iki kişi, Kündekari ustaları onlar burayı yapıyorlar. Bunların birleştirmesini yapıyorlar. Burada da yine çivi ve tutkal yok. Tamamen geçme usulüne göre yapılmış bir sanat şaheseridir. Bizim Türk ustası Receb Elitok diyor ki ben ismimi yazarım buraya, hayır diyorlar. Yazamazsın çünkü burası milletin malı, yok diyor ben yazarım yazmış zaten.. Parçaya iç kısmına ismimi yapıştırmış, kimsede çıkaramıyor. Bunu yazmış ve yapıştırmış oraya. 

Yeni minber 4 sene de yapılmış, 1 buçuk milyon dolar değerinde ve  16500 parça bir  sanat şaheseridir. Diyorlar ki Türkiye'nin en büyük sanat hediyesidir buraya. Belki bundan 50 sene, 100 sene sonra diyecekler ki ne muhteşem bir  minber mutlaka diyecekler bunu çünkü 4 senede çok büyük emekler sarf edilerek yapılmış. Hakikaten önemli bir minber. Bakın yapıştırma yok çivi yok. 

Eski kıblenin resimlerine bakarak benzerini yaptılar. Tam aynısı olamaz ama benzeri oldu. Bu çok değerli minberi, tarihi bir önem de kazanması nedeniyle koruma altına aldılar.

 Yukarıdaki satırlarda bahsetmiştik. 

Mihrabın üst tarafında Selahattin Eyyubi nin ikinci satırında en son tarafta Selahaddin yazısı var. Fakat diyorlar ki bu minberde Selahattin Eyyubi önemli değişiklikler yaptı. Onun için kendi ismini oraya yazdılar. Eyyubi 1138 yılında Tikrit te doğmuş arkadaşlar. 1193 yılında yani 55 yaşındayken Şam’da vefat etti. Kendisi Şam’da yetişti, hadis, geometri, matematik, mühendislik, tefsir ve felsefe okudu. Çok bilgili, kültürlü yetişmiş bir  insandır ve aynı zamanda da büyük bir komutandır.  bakın çok yönlü bir  insan Selahaddin Eyyubi. 

Selahattin Eyyubi ile ilgili en etkileyici hususlardan biri Kudüs'ü fethedip burayı yeniden islam görüntüsüne büründürerek Fatimiler’in etkisini azaltmış, ortadan kaldırmış olmasıdır. Çünkü Mısır'daki Fatimiyi saltanatında son verdiler. 

Selahhadin Eyyubi'nin ölmeden önceki  hali de ders alınması gereken bir husustur.  Selahaddin Eyyubbi bir gün, artık yaşı 55 ölmesi yakın hasta. Çünkü öleceğimi hissediyor, kefenini getirtiyor birisine ve diyor ki, “Şu benim kefenimi şu değneğin ucuna bağlayın. Kefeni sokaklarda dolaştırın ve dolaştırıken de  deyin ki 

"Bakın nice makamlara gelmiş Selahaddin, şu görmüş olduğunuz bez parçası ile ahirete gidecek, hiçbir şey götürmeyecek. Bakın da  ibret alın”

dedirterek ölürken bile insanlara önemli bir ders vermiştir. 1917 yılında (yanlış hatırlamıyorsam) İngiliz bir general  geliyor. Ayağıyla Selahattin Eyyubi'nin kabri tekmeliyor. Orada olan Müslümanların anlattığı şey bu; bayağı ile mezarı  tekmeliyor. Kalk Selahaddin biz geldik diyor. Sahte kahramanlar, korkak insanlar ölüler karşısında ancak cesur olabilirler. Bu onun farkında değil. Selahaddin komutan iken  geleydin de onun karşısına duraydın, çünkü Selahattin Eyyubi gerçekten muazzam bir fetih yapmıştır. 

Burada yaşanan bir olayı da sizlere anlatmak isteriz:

Eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Mescidi Aksa’da Arapça bir hutbe okuyor. Peki bu olayın anlatmamızdaki neden nedir? Mescidi Aksa’da 1917 yılından bu yana, farklı bir milletten hutbe okuyan ilk kişi olmuştur. 1917 yılından önce Osmanlı, padişah veya halife adına hutbe okunuyordu. Filistinli kardeşlerimizin isteği ile Mehmet Görmez burada harika, bütünleştirici Arapça bir hutbe okumuştur. Okunan hutbeyi herkes çok beğenmiştir. 

 


 

Kudüs, hem tarihi hem de dini anlamda önemli olan birçok noktası ile gerçekten görülmeye değerdir. İlk Kıblemiz Mescidi Aksa ve diğer kutsal mekanları Kudüs Turları ile ziyaret edebilirsiniz. 

Marka Turrizm Kudüs Turu Fiyatları ve Tarihleri ile ilgili daha detaylı bilgi alabileceğiniz  "Kudüs Turları - Kudüs Tur Fiyatları 2022"  sayfasını inceleyebilirsiniz. 

Ayrıca Kudüs Turu Kaydı ve Tur Programı ile bilgi almak için de Kudüs Turu Kaydı- Sık Sorulanlar- 3 Gece 4 Gün Kudüs Turu Programı sayfasını ziyaret edebilirsiniz. 

Kudüs Turu, Hac veya Umre ile ilgili tüm sorularınız için Marka Tur'u 0533 333 33 31 veya 444 44 12 numaralarından haftanın her günü arayabilirsiniz. 




Diyanet logoTursab logo