Kutsal Yolculuğun Vazgeçilmez Markası...
arka plan

Hendek Savaşı - Yedi Mescidler (Mesacid-i Seba) - Hendek Savaşının Yapıldığı Yer

#Hendek Savaşı - Yedi Mescidler #Hendek Savaşı Tarihi #Yedi Mescidler - Mesacid-i Seba 

Hendek Savaşı - Yedi Mescidler

Hendek Savaşı - Yedi Mescidler

Hendek Savaşı ve Yedi Mescidler konusu birbiri ile ilgilidir. Bunun nedeni ise bugün Yedi Mescidler dediğimiz yerde Hendek Savaşı'nın yapılmış olmasıdır. 

Medinede gezilecek yerler arasında bulunan Yedi Mescidler, Hendek Savaşı'nın yapıldığı bölgededir. Bu savaş ile ilgili bilgi vermek gerekirse, Hendek Savaşı kısaca Mekkeli müşrikler ve müslümanlar arasında geçmiştir. Hendek Savaşı tarihi ve Hendek Savaşı kim kazandi gibi konularda detaylı bilgi yazımızın devamında yer almaktadır. 

Hendek Savaşı Tarihi

Mekkeli müşrikler, tevhid inancını yeryüzünden kaldırmak üzere Yahudilerle de işbirliği yaparak, Uhut savaşından iki yıl sonra on bin kişilik bir ordu ile Medine üzerine yürüdüler. Hendek Savaşı'nın başlaması bu şekilde oldu. 

Müslümanlar bu büyük orduya karşı koyacak maddi güce sahip değildirler. Durum çok ciddi ve vahim idi. Onların hareketini haber alan Peygamberimiz ashabı ile istişare etti. Sonunda Medine'yi içerden savunmak ve düşmanın şehre girmesini önlemek maksadıyla şehrin etrafına hendek kazılmasına karar verildi.

Müslümanların sürekli ve yoğun çalışması ile şehrin düşman taarruzuna açık olan kuzey tarafında altı gün gibi kısa bir zamanda hendek kazıldı. Peygamber Efendimiz de hendeğin kazılmasında bilfiil çalıştı. Hendek kazılırken o kadar çalıştılar ki bir gün ikindi namazını bile vaktinde kılamayıp güneş battıktan sonra kaza ettiler. Buna Peygamberimiz çok üzüldü.

Hendek kazılırken büyük bir kaya çıkmıştı. Bütün uğraşlara rağmen kimse onu parçalayamıyordu. Durumu Peygamberimize haber verdiler. Peygamberimiz oraya geldi ve balyozu eline alarak "Bismillâh" deyip kayaya vurdu. Kayadan büyük bir parça koptu. "Allahu Ekber, Şam'ın kırmızı köşklerini görüyorum" dedi.

Bir kere daha vurdu. "Allahu Ekber, ben Kisra'nın beyaz köşklerini görüyorum" dedi.

Ondan sonra üçüncü defa "Bismillâh” deyip vurdu ve kayanın kalan kısmı parça parça oldu. "Allahu Ekber, ben San'a'nın kapılarını görüyorum" dedi.

Hiç kimsenin kıramadığı bu büyük kayayı üç vuruşta param parça eden Peygamberimiz, ilk vuruşta taş parçalanırken çıkardığı kıvılcımların Işığında Suriye hükümdarının saraylarını, ikinci vuruşta İran saltanatının saraylarını, üçüncüsünde de San'a'yı (Yemeni) gördü ve bunların ileride İslâm hakimiyetine geçeceğinin kendisine müjde edildiğini bildirdi. Gerçekten de, bir mucize olarak Peygamberimize müjdelendiği gibi bu ülkeler daha sonra müslümanların eline geçti.

Hendek savaşında Hendeğin kazıldığı sırada görülen mucizelerden birisi de şudur:

Hendek kazarken üç gün yiyecek ve içecek bir şey tatmadıklarını söyleyen Hz. Cabir, Peygamberimizin de açlıktan karnına taş bağlayarak hendeğe inip kayaya balyozla vurduğunu görünce, Peygamberimizden izin alarak evine gidip karısına:

-Peygamberimizde gördüğüm açlık hali sabredilecek gibi değil, evde yiyecek bir şey var mı? diye sordu. 

Karısı:

-Biraz arpa ile bir oğlak var, dedi. Hemen oğlağı kesip etleri çömlek içinde tandıra, arpayı da öğüterek ekmek yapmak üzere fırına koydu. Bunlar pişerken Cabir Peygamberimize giderek:

-Ya Resûlellâh, bir parça yiyeceğimiz var, bir veya iki kişi ile teşrif buyursanız, dedi.

Peygamberimiz:

"Yemeğiniz ne kadar" diye sorunca; Cabir, yemeğin miktarını söyledi. Bunun üzerine Peygamberimiz: "Ooo! Hem çok, hem güzel" buyurdu ve ayrıca şunları söyledi:

"Hanımına söyle! Ben evinize gelinceye kadar, çömleği tandırdan, ekmeği de fırından ayırmasın"

Bundan sonra Peygamberimiz orada bulunanlara:

-"Ey Hendek halkı, kalkınız! Cabir'in ziyafetine gideceğiz" buyurdu. Herkesin yemeğe davet edilmesi üzerine Cabir telâşla evine gitti ve karısına:

-"Karıcığım, Allah sana iyilik versin. Peygamberimiz ve yanında bulunanların hepsi geliyorlar" diye endişesini bildirdi. Çünkü evinde ancak birkaç kişiye yetecek kadar yiyecek vardı.

Kadın, kocasına:

-Peygamberimiz, ne kadar yemeğimiz olduğunu sana sordu mu? dedi.

Cabir:

-"Evet sordu" deyince, Kadın:

"Mademki biz, evimizdeki yiyeceği peygambere bildirdik, gerisini Allah ve Peygamber'i bilir" dedi.

Peygamberimiz ve ashab eve gelip oturdular. Peygamberimiz eti ve ekmeği yerlerinden alıp dâvetlilere bizzat kendisi dağıttı. Orada bulunanların hepsi doydu, yemekler arttı. Efendimiz, Cabir'in hanımına;

-"Geri kalanı sen yersin ve Medine halkına da dağıtırsın! Çünkü bütün halkı açlık kaplamıştır" buyurdu.

Böylece birkaç kişiye yetecek miktardaki yemekten binlerce müslüman yiyerek karnını doyurmuş oldu. İşte bu, Allah'ın bir lütfu ve müslümanların en sıkıntılı anlarında Peygamberimizin gösterdiği açık bir mucizedir.

Hendek Savaşı'nda on bin kişilik düşman ordusu bir sel halinde gelip Medine'ye dayandı. Karşılarında hendeği görünce şaşırdılar. Şehre girebilmek için geçecek bir yer aradılar, fakat bulamadılar. Düşman, hendeğin dışından Medine'yi kuşattı. Müslümanlarda içerde gece gündüz nöbet bekleyerek düşman hücumlarını önlediler. Peygamber Efendimiz de bu kuşatma sırasında bizzat sabahlara kadar nöbet beklemiştir.

Düşman ordusunun kuşatması uzadıkça Medine'de darlık ve kıtlık baş gösterdi. Müslümanlar çok sıkıntı çektiler. Mevsim kış olduğu için soğuk ve açlıktan iyice bunaldılar. Bir ara düşman ordusu hendeği geçmek için taarruza geçti ve tan ve beş süvari atları ile beraber hendeğin dar bir yerinden atlayıp müslümanların tarafına geçmeyi başardı. Bunların en meşhurlarından biri meydana çıkarak savaşmak üzere bir er diledi.

Hz. Ali, Peygamberimizden izin alarak karşısına çıktı. Hz. Ali yaya idi. Düşman sûvarisi, karşısında genç yaştaki Ali'yi görünce:

- "Senin ağzın henüz süt kokuyor. ben senin canına kıymak istemem, İslâmlar içinde başka adam yok mu ki, senin gibi bir çocuğu karşıma çıkardılar" dedi.

Hz. Ali:

-"Hele sen atından inip benim gibi yaya ol da ondan sonra görüşelim" dedi.

Bu söze çok öfkelenen düşman süvarisi, hemen atından inerek yıldırım hızıyla Hz. Ali'ye hücum etti. Kılıcını öyle vurdu ki Hz. Ali'nin kalkanı iki parça oldu ve başından da biraz yaralandı.

Hücum sırası Hz. Ali'ye gelmişti. Bu büyük kahraman bir vuruştu karşısındaki düşmanı ikiye bölüp yere serdi. Ondan sonra meydana çıkanlar da mağlup olarak hendeğin öbür tarafına çekilmek zorunda kaldı.

Kuşatma başlayalı 27 gün olmuş, kuşatma uzadıkça müslümanların çektiği sıkıntı da dayanılmaz hale gelmişti. Müslümanların maruz kaldığı bu durum, Kur'an-ı Kerim'de şöyle tasvir edilmektedir:

"Onlar (Düşman ordusu) hem yukarıdan. hem aşağınızdan (vadinin üstünden ve alt yanından) üzerinize yürüdükleri zaman gözler yılmış, yürekler ağızlara gelmişti..."48)

Müslümanların karşılaştığı sıkıntılardan son derece üzüntü duyan Sevgili Peygamberimiz, kuşatmanın son gününde Allah'a şöyle yalvardı:

'Allahım! Ey Kur'anı gönderen Rabbim! Ey düşmanlarla hesabı tez gören Rabbim! Şu düşman topluluğunu kır... Onları hezimete uğrat... İradelerini sars Allahım..."

Peygamberimiz duasını bitirince, yüzünde sevinç belirtileri görüldü. Duası kabul edilmişti... Müslümanlara Allah'ın yardım edeceğini müjde ledi. Gerçekten akşama doğru düşman tarafında çok şiddetli bir rüzgar çıktı. Rüzgâr kısa sürede fırtınaya dönüştü.

Bu şiddetli fırtına, kumu, toprağı düşmanın yüzüne gözüne çarpıyor, çadırları söküp atıyordu. Yemek tencerelerini devirip ateşleri söndü rüyordu. Adetâ, gizli bir kuvvet düşmanla savaşıyor.

Yine bu fırtına sırasında ve gece karanlığında düşman ordusunun etrafında tekbir sesleri işitilmeye başlandı. Düşman bu durumdan fena halde korktu, daha fazla dayanamadılar, o gece korku ve dehşet içinde birçok yiyecek ve mal bırakarak kaçtılar. Fırtına, onları Medine'nin çevresinden koparıp atıncaya kadar devam etti. Sabah olunca Medine çevresinde hiçbir düşman kalmamış, fırtına da dinmişti. Allah'ın, mü'minlere nasıl yardım ettiği Kur'an-ı Kerim'de şöyle anlatilmaktadır.:

"Ey İman edenler! Allah'ın size olan nimetini hatırlayın, hani size doğru ordular gelmişti de biz onların üzerine bir rüzgar, bir de görmediğiniz askerler göndermiştik.. Allah yaptıklarınızı görendir." 

Müslümanlar kendilerini kurtaran Allah'a hamdettiler. Hendek savaşı kâfirlerin müslümanlara son saldırısı oldu. İslâm'ın nurunu söndüremiyeceğini anlayan düşman bundan sonra müslümanlara bir daha saldırmadı. Böylece hem Hendek savaşı galibiyetle sonuçlandı hem de İslam alemi için hayırlara vesile oldu. 

Yedi Mescidler - Mesacid-i Seba 

Hendek savaşının yapıldığı ve bu tarihi olayların geçtiği yerde, birbirine yakın 7 adet küçük küçük mescid yapılmıştır. Bunlara "Yedi mescidler" ismi verilmiştir. 



Diyanet logoTursab logo