Kutsal Yolculuğun Vazgeçilmez Markası...
arka plan

Umreye ve hacca hazır olmak…

Arayı arayı bulsam izini…

İzinin tozuna sürsem yüzümü…

Yunus Emre

 

 

Aylardır Kâbe-i Muazzama’da tavaflar yapılamıyor.

Camilerde cemaat halinde namazlar kılınamıyor.

Kâbe’yi de özledik, camileri de.

Mekke’yi, Medine’yi özledik.

Bu mübarek mekânlar ve şehirler anılınca neler hatırlanmaz ki?

İlk başta Fahr-i Kâinat Efendimiz (asm)…

Onun bize bıraktığı, emanet ettiği Sünnet-i Seniyyesi…

Onun güzellerden güzel hayatı ve istikameti…

Sahabe-i Kiram efendilerimiz…

Ebubekirler, Ömerler, Osmanlar, Aliler…

Allah hepsinden razı olsun.

İman ve İslamiyet nurunu bütün dünyaya yaydılar. Bütün zamanlara taşıdılar.

Bugün dünya hâlâ yaşanabilir bir yer ise, insanlık hâlâ ümitle geleceğe yürüyebiliyorsa, bunda en büyük pay, elbette Fahr-i Kâinat Efendimiz’e (asm) ve sahabelere ait.

Onlardan neleri öğrendik?

Kur’ân-ı Kerim’i öğrendik.

İman nurunu öğrendik.

İbadetleri öğrendik.

İslam ahlakını öğrendik.

Namazı, orucu, zekâtı, sadakayı, infakı, iyiliği, merhameti, salih amelleri, hakkı ve sabrı öğrendik.

Şimdilerde bütün milletler, bütün insanlar İslamiyet’i merak ediyorlar. Tanımak ve öğrenmek istiyorlar. Küfür karanlıklarını geride bırakıp Müslüman oluyorlar. Fahr-i Kainat Efendimizi (asm) merak ediyorlar. Onun hayatını okumak, öğrenmek, dinlemek istiyorlar.

İşte tam bu noktada müminlere çok önemli görevler düşüyor.

Müminler yeni ve taptaze bir ruhla iman ve İslamiyet’e yönelmeye mecbur.

Müminler Kur’ân-ı Kerim’i ve Sünnet-i Seniyye’yi daha çok anlamaya, yaşamaya mecbur. 

Evet, her şeye yeniden başlamanın şimdi tam vakti.

İnsanlar duruyor, düşünüyor, soruyor, öğreniyor:

İslamiyet nedir?

Hazret-i Muhammed (asm) kimdir?

Kur’ân-ı Kerim bize ne anlatır?

İnsanın bu dünyadaki vazifesi nedir?

Mekke ve Medine, dünya için, insanlık için ne ifade eder?

Kâbe-i Muazzama insana ne anlatır?

Bütün bu sorulara kim cevap verecek?

İşte bu sorular cevaplanmayı bekliyor.

Bu büyük soruların cevapları bulunabilirse, insanlık geleceğe umutla bakacak.

Aylardır devam eden koronavirüs salgını, herkesi tefekküre, hayatın anlamını düşünmeye sevk etti.

Elbette ve inşallah yakın bir gelecekte camiler açılacak.

Kâbe-i Muazzama’da tavaflar yeniden başlayacak.

İnsanlar büyük topluluklar halinde yeniden Mekke ve Medine’ye seyahat edecekler.

Umre ve hac ibadetleriyle müminler bir kere daha ferahlayacaklar.

O halde hazırlıklar şimdiden başlamalı.

Biz yeter ki yeni bir ruhla iman ve İslamiyet nuruna koşalım.

Yeni bir ruhla Kur’ân-ı Kerim’i okuyalım.

Siyer-i Nebi’yi yeniden okuyalım.

Biz yeter ki Rabbimizin bize olan merhametinin farkında olalım.

Mekke ve Medine’yi anlayalım, anlatalım.

Hicaz bizi bekliyor. Müminleri bekliyor.

Allah, dilediği anda bu hasreti sona erdirir.   

-Necati Kağan Çetin- Editör

 

 

 

 



Diyanet logoTursab logo